BAŞARIYA KOŞAN| DOKTORLARIMIZ
Giriş Tarihi : 30-06-2017 08:48   Güncelleme : 29-08-2022 11:26

“Gençlere tıp’ı sevdirmeliyiz”

BAŞARIYA KOŞAN TÜRK DOKTORLARI'nda bu kez Viyana'dan Ass.Prof. Dr. Günal Kahraman konuğumuz oldu. Kahraman, başarısını okurlarımızla paylaştı.

“Gençlere tıp’ı sevdirmeliyiz”

“ Avrupa¹da Başarıya Koşan Doktorlarımız’ın bu sayıdaki konuğu Ass. Prof. Dr.  med. Günal Kahraman. Krankenhaus der  Barmherzige Brüder Wien Abteilung für Augenheilkun’de görev yapan Ass.Prof. Dr. med. Kahraman’ın eğitim hayatı başarıların yanında aynı zamanda ilginç. Zira tıp fakültesini Türkiye’de bitiren Kahraman, Viyana’ya geldiği zaman düşüncelerinde hekimlikten öte ekonomi alanında çalışmayı planlamaktadır. Fakat olayların gelişimi Kahraman’ın hekimlikte karar kılmasına yol açarken başarı grafiği de sürekli yükselmektedir. Genç yaşta profesörlük ünvanı alan Kahraman’ın başarısı özellikle gençlere büyük örnek teşkil edecek nitelikte. Dilerseniz sözü fazla uzatmadan hocamız Prof. Dr.  med. Günal Kahraman’la yaptığımız röportaja bırakalım;

 
***
Kısaca kendinizden bahseder misiniz ?
1970  İstanbul Bakırköy doğumluyum. Liseyi İstanbul Ataköy’de okudum. Daha sonra tıp eğitimimi Ege Üniversi’nde yaptım. Viyana’ya gelme planlarım vardı. Onun için önce Almanca kurslarına kaydımı yaptırdım. Viyana’ya ayak bastığımda hekimlikten çok ekonomi alanında faaliyet göstermek istiyordum. Ekonomi okumak için üniversiteye kaydımı yaptırdım. Daha sonra hekimlik duygusu ağır basmaya başladı. Ailem Avusturya’ya gelmeme, yani onlardan uzaklaşmama çok karşı çıkıyordu. Onları ikna etmem kolay olmadı. Ama sonunda başardım. Aslında Viyana planım kısa süreliğineydi. Fakat 7-8 sene burda geçince kalmaya karar verdim. Önce Viyana Üniversitesi Hastahanesinde göreve başladım. Daha sonra  özel bir üniversitenin göz bölümünde çalışmalarımı sürdürdüm. Sigmund Freud Tıp Fakultesinde ders veriyorum. Prof. ünvanımı da burada aldım. Şu anda Viyana Tıp Üniversitesi’nde de habil çalışmalarım devam ediyor.
 
    GÖZLÜKLE 11 YAŞINDA TANIŞTIM    
  
Neden göz hekimliği ? Ne zaman karar verdiniz göz hekimi olmaya ?
Aslında çocukken karar verdim, göz doktoru olmaya. 11-12 yaşlarımda karar verdim. Okulda biraz az görüyordum. Dayım beni muayene için göz doktoruna götürdü. Göz doktoru yaşlı bir amcaydı. Bana çok yakın davrandı ve ilk gözlüğümün reçetesini verdi.   Böylece ilk gözlüğümle 11-12 yaşlarında tanıştım. Gözlük kullanmaya başladım. Doktorun babacan davranışı ve de muayehanedeki bir sürü enteresan aletler, bende göz hekimi olma isteğini oluşturdu. 20-22 yaşlarında ise göz hekimi olma kararımı uygulamak düştü bana.  Şu an hekim olarak görev yaptığımda muayene ettiğim çocukların göz hekimliğini sevmeleri için çaba sarfetmekteyim. 
 
Eğitim hayatınızda zorlandığınız ‘pes ettiğiniz’ oldu mu
Zaman zaman umutsuzluğa kapıldığım oldu. Fakat kısa sürede kendimi toparlayıp sorunlarımı çözdüm. Bence insan istedikten sonra üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur.
 
Viyana’da hekim olmak nasıl bir duygu ?
Oldukça güzel diyebilirim. İnsanlara yardım etmek sorunlarına çözüm bulmak beni cok mutlu ediyor.
 
PARA GÜNDEME GELMEMELİ      
Türkiye ile Avrupa’yı karşılaştırdığımızıda gerek hekimlik olsun gerekse tıp eğitimi konusunda neler dersiniz ?
Türkiye’den ayrılalı 24 yıl oldu bu yüzden hekimliğin günlük hayatını pek karşılaştırma imkanım yok. Avusturya’nın en iyi yanı hastayı muayene veya tedavi ederken para olayının gündeme gelmemesi. Sistem buna izin vermiyor. Herkesin sağlık sigortasi var ve sigorta çoğu masrafı karşılıyor. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de  durum böyle değil. Üniversite de son yılımda acil serviste nöbet tutarken hatırlıyorum, bir hasta geldiğinde hasta yakınlarının eczaneden gerekli ilaç, dikiş malzemesi , serum alıp gelmeleri gerekiyordu. Hastahanede yeterince malzememiz yoktu. Bu açıdan burdaki sistemin çok olumlu yanları bulunmaktadır. Fakat şunu özellikle belirtmek isterim. Avusturya’da gençlerimizin tıp eğitimini uzun bulmaları ve başarısızlık korkusu yüzünden hekimliğe karşı biraz uzak duruyorlar. 2., 3. Nesil Türk vatandaşı genclerimizin tıp eğitimine ilgileri azalmakta. Gençlerimize tıb’ı sevdirmeliyiz. Bu konuda derginizin çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Diğer bir konu da Türkiye’de ki ve Avusturya’daki Tıp eğitimini karşılaştırırsak, ben Ege Üniversitesi’nde çok iyi bir tıp eğitimi aldığımı düşünüyorum. Sanırım şimdi de başarılı eğitim sürüyor. 
 
Gençlere  göz hekimliğini tavsiye eder misiniz ?
Kesinlikle evet. Oldukça zevk verici bir meslek. Bazan kendi kendime sorarım: “ Ben göz hekimi olmasaydım  ne yapardım ? ”  diye. Ve sonunda yapacağım tek işin göz hekimliği olduğunda karar kılıyorum. İnsanın mesleğini severek yapması çok önemli.
 
Sağlıklı kalmak için neler yapıyorsunuz ?
Öncelikle hayatımı düzenli yaşamaya çalışıyorum. Ertesi gün 8-9 göz ameliyatı yapacaksanız erken yatmanız ve düzenli yaşamanız gerekir. Bunun için  düzenime çok dikkat ediyorum. Bunun dışında yiyeceklerime önem gösteriyorum. Evimizde hergün yemek yapılmakta. Ailece ev  yemeklerine büyük önem vermekteyiz.  Hazır gıdalardan mümkün oldukca uzak duruyoruz. Spor yapıyor musunuz ? diye  soracak olursanız aslında fazla yapıyorum diyemem. Az da olsa spora zaman ayırıyorum. Fakat bahçe işleri ile uğraşmaktan büyük zevk almaktayım.
 
Avrupa’da Türk göz hekimi sayısı çok az. Bunu neye bağlıyorsunuz ?
 
Bence, esas sorun Avrupa’daki ikinci veya ücüncü nesil Türk kökenli üniversite mezununun çok az olması. Maalesef çoğu gencin hayallerinde üniversite okumak yok. Belki ailenin desteğinin az olması,  ailenin dil sorunları ve de orta okulda az teşvik görmeleri bunu tetikliyor... Çoğu genç meslek liselerini tercih ediyorlar veya ettiriliyorlar. Dolayısıyla Türk kökenli doktor sayısı da çok az. Avusturya’daki Türk kökenli doktorların çoğu üniversiteyi Türkiye’de bitirip gelenlerden oluşmakta.  Belki bir kaç sene sonra bu durum değişecek. Gençlere tıp eğitimi sevgisi aşılamalıyız.
 
 
AdminAdmin