BAŞARIYA KOŞAN| DOKTORLARIMIZ
Giriş Tarihi : 17-10-2018 23:23   Güncelleme : 29-08-2022 11:16

“ Lügatımda pes etmek yoktur”

Prof. Dr. med. İbrahim Akın: İşçi bir alilenin dört çocuğundan biri. Diğer iki kardeşi de kendisi gibi tıp doktoru olan Prof. Akın, Hannover Tıp Fakültesi’ni birincilikle bitirdi. Okuldaki başarısını mesleki hayatında da sürdüren Prof. Akın, 35 yaşında dört dalda uzmanlaştı ve bölüm başkanlığı yaptı.Almanya’nın en genç profösörü ünvanı da Akın’a ait. Prof. Akın Almanya’nın hatta Avrupa’nın en iyi kalp uzmanları arasında gösterilmektedir. Her yıl uluslararası alanda düzenlenen kalp uzmanlarına yönelik kongrelere konuşmacı olarak katılan Akın’ın hem ulusal hem uluslararası yayınlanmış çok sayıda bilimsel makaleleri bulunmaktadır. Prof.Dr.İbrahim Akın ile röportaj için başkanı olduğu Mannheim Universitätsmedizin’de klinikte görüşmeye gittiğimizde bizi mesai arkadaşları karşıladı. Kendisiyle olan görüşmemizde hocamız hem hastaneyi gezdirdi hem de verdiği hizmetler hakkında bilgiler verdi. Yoğun gündemi arasında bize zaman ayıran bilim ansanımız Prof.Dr.İbrahim Akın’a okurlarımız adına bir kez daha teşekkür ederiz.

“ Lügatımda pes etmek yoktur”
 
Okurlarımıza kısaca kendinizi tanıtır mısınız ?
 
Herkesin bildiği gibi özellikle 1970’li yıllarda Türkiye’den Avrupa ülkelerine yoğun bir şekilde dış göçler gerçekleşmiştir. Ben de doğumumun ilk yarısından sonra 1979 yılında bu göçlerden nasibini almış işçi bir ailenin dört evladından ikincisiyim. Tüm eğitim-öğretim sürecimi Almanya’da tamamladım ve üniversitede eğitim görmeye başladığım ilk yıldan itibaren akademik kariyerime yoğun bir şekilde odaklandım. Şu an halen Heidelberg Üniversites’ne bağlı Mannheim Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Girişimsel Kardiyoloji Bölümü Profesörü olarak ilgili bölümün sorumlusu olarak hizmet vermekteyim
 
   “EĞİTİMDE ABİM BİZE REHBER OLDU”
 
Tıp’ı seçmenize ne etken oldu ? Ne zaman hekim olmaya karar verdiniz ?
 
Almanya’da yerleşik hayata geçtiğimiz ilk yıllarda kardeşimin çok küçük yaşlarda yaşadığı kalp rahatsızlığı nedeniyle hastanede yatılı olarak aylar süren tedavi süreçleri geçirdik. O dönem doktorların ve diğer sağlık personellerinin göstermiş oldukları özveri ve yaklaşımları bizleri aile olarak motive edebilen tek unsurdu. Daha sonrasında ailenin ilk çocuğu olan abimin üniversite eğitimi için tıp alanına yönelmesi kendisinden sonra gelecek kardeşlerinin hem eğitim hem mesleki kariyer hayatını sadece yönlendirmekle kalmayıp adeta hükmetmiştir. Neticesinde dört kardeşin ilk üçü tıp doktoru ve sonuncumuz mühendistir.
 
    ÇITAYI YÜKSEK TUTALIM       
 
Tıp okumak zordur. Fakat siz Hannover Tıp Fakültesi’ni birincilikle bitirdiniz. Bu başarınızı neye borçlusunuz ? Tıp okumak düşünüldüğü gibi zor mudur ?
 
Gelecek için yetiştirilen vatan çocukları olarak hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek tam sabır ve dayanıklılık ile çalışmamız ve öğrenimimiz için her türlü fedakarlığı göze almaktan çekinmeyen  annem ile babamın göstermiş oldukları bu çabalarına karşılık benim başarım zayıf dahi kalır.  
 
Okuldaki başarınızı mesleki hayatta da gösterdiniz. Çok genç yaşta profesör unvanını alarak Almanya’nın en genç profesörleri arasına girdiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz...
 
Bu konuya giriş mahiyetinde öncelikle birkaç ifade ile açıklık getimek isterim;  “çıtayı yüksek tutmak” , “uzun vadeli plan yapmak” , “azim ve sebat etmek”. Gençlere önemle tavsiyem hayatlarında hangi konuda olursa olsun çıtalarını yani başka bir deyişle hedeflerini en en yüksekte tutsunlar ki en tepeye ulaşamasalar dahi onun bir iki kademe altı bile büyük başarı olacaktır. Tabii bu başarı yapılan uzun vadeli, sistematik bir planlama ile hayata geçirilebilen uzun bir süreçtir. Başarının yakıtı azim ve sebat.
Hem eğitim hem öğretim hayatımda yukarıda bahsettiğim şekilde kararlılıkla ilerlemem beni erken yaşlarda önemli pozisyonlara getimiştir.
 
Gerek okul döneminde gerekse iş hayatında hiç ‘pes’ ettiğiniz oldu mu ? Bu gibi durumlarda ne yaptınız ? 
 
Sanırım lügatımda “pes etmek’ ifadesi hiçbir zaman kavram olarak dahi yer almadı. Almanya’ya ilk göç eden kafilenin çocuğu olarak bizler böyle bir ifadeyle büyütülmedik; azim ve sebatın insanoğlunun en büyük yardımcısı olduğunu bilerek yetiştirildik.
 
        BEDEN VE RUH SAĞLIĞI          
 
Hekim olarak sağlığınızı korumak için neler yapıyorsunuz ?  Spora zaman ayırıyor musunuz?
 
Biz hekimler hem özel hayatımızın hem mesleki hayatımızın her alanında sağlık açısından rol model olduğumuzun farkındayız. Üzerimize giydiğimiz doktor önlüğümüz yaşamımız boyunca her an  adeta üzerimize yapışmış olduğundan hem ruh hem beden sağlığımızı korumaya yönelik bir yaşam tarzı sürdürmekle adeta yükümlülük hissediyoruz. Şahsi olarak yoğun tempoda geçen iş hayatımda beslenmeme her an dikkat etmeye çalışıyorum ve ani açlık durumunlarında paketli gıdalardan sakınmaya özellikle gayret ediyorum. Güne bir saat sporla başlayarak ve evde pişirilen tencere yemekleri ile hem beden hem ruh sağlığımı korumaya gayret ettiğimi söyleyebilirim.
 
            GENÇLERE TAVSİYE               
 
Sigara hakkında neler söylemek istersiniz...
Günümüzde en yaygın görülen zararlı alışkanlıkların başını sigara çekmekte ve insanların birçoğu sigara kullanımının zararlarını bilmelerine rağmen bu alışkanlıklarından bir türlü vazgeçememektedirler. Özellikle gençlik döneminin ilk yıllarında arkadaş gruplarında masumane yapılan bir iki deneme insan hayatının geri kalanını nasıl etkileyebileceğini yaşanan üzücü sağlık sorunlarıyla görmekteyiz.
 
      NARGİLE UYARISI !               
 
Bence değinilmesi gereken bir diğer konu ise nargiledir. Son zamanlarda arkadaş buluşmalarında alışkanlık haline gelen nargile kullanımı sigara içmekten daha da zararlı olduğunu vurgulamak isterim. Kısacası sigara ve nargile kullanımı ilk başlarda hafife alınsa da yıllar içerisinde gözle görülür zararlarının kaçınılmaz olduğu gerçeği unutulmamalı ve bu sebeple bir kez dahi denenmesinden şiddetle kaçınılmalıdır.
 
 KALBİNİZE ÖNEM VERİN !               
 
Avrupa’da  yaşayan vatandaşlarımız kalplerine gereken önemi veriyorlar mı ?
 
Kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada ölümlerin birinci sebebi olarak sıralamada yerini almaktadır. Toplam ölümler içerisinde bu hastalıklara bağlı ölüm oranının % 50’yi geçtiğini görürüz. Avrupa kıtasında yaşayan Türk popülasyonun kalp damar sağlığı haritasını çizerken ise  jenerasyonlara göre sınıflandırılma yaplması gerektiğini söylemeliyim.  Zira ilk nesil ile ikinci, üçüncü ve en son nesil olan dördüncü jenerasyonu iki farklı grupta incelemeliyiz. Şöyle ki; ilk nesil yaşadıkları yabancı dil konuşma sorunu sebebi ile bu hastalıklardan korunma veya nasıl tedavi edilebilineceği hususunda yeterince bilgilendirilmemişlerdi. Fakat zaman içerisinde yetişen Türk doktorların varlığıyla beraber bu soruna dikkat çekildiğini ve artık hassasiyet gösterildiğini de eklemeliyim. Diğer son üç kuşağı ele aldığımızda ise bu hastalıklar hakkında Avrupa kökenli halk kadar bilgilendirilmiş olduklarını görmekteyiz. Fakat Türk halkında yaygın olan erken yaşlarda başlanan sigara kullanımı ile birlikte risk kategorimiz maalesef çok yüksek riskli grubun içerisinde yer aldığı gerçeğini bilmeliyiz.
 
Kalp sağlığı için üç tavsiyede bulunmak gerekirse bu üç tavsiye neler olabilir ?
 
      DENGELİ BESLENME            
 
Kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisi kadar nasıl önlenebilecekleri ile de ilgilenmemiz gerekir. Yani sonuca katlanmak zorunda olmadan önce sebebe odaklanıp onları ortadan kaldırırsak, kalp hastalıklarına diğer insanlardan daha meyilli olan grup için dahi risk faktörünün düştüğünü görürüz.Yeter ki önlem alalım, bilgili ve kararlı bir hasta olalım. Sağlıklı bir yaşamı koruyacak ve geliştirecek en önemli etkenlerden birinin de dengeli ve yeterli beslenme olduğunu vurgulamak isterim. Beslenme ile beraber olmazsa olmaz ise sportif aktivitelerimizi günlük yaşamımıza entegre ederek rutinimiz haline getirmeyi ihmal etmemeliyiz. 
 
       SPOR OLMAZSA OLMAZ..        
 
Yapılan araştırmalar neticesinde her gün sadece 30 dakika süresince yürüyüş veya tüm vücudu kapsayan sportif aktiviteler yapıldığında başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere pek çok kronik hastalığın önüne geçildiği veya ilerlemesinin engellenildiği kanıtlanmıştır. Önemli olan bu faaliyetler yapılırken nabzın kontrol altında tutulması; nabız ölçümü dakikada 120 ile 130 arasında olmalı ve her 10 dakikada kısa molalar verilmeli. Bunun yanı sıra sigara kullanımından ve sigara kullanılan ortamlardan uzak durmalıyız. Ancak bütün bunlara riayet ettiğimizde düzenli, dengeli bir yaşam sürdürebileceğimizin ve böylelikle stres faktörlerini de otomatikman bertaraf edebileceğimizin bilincinde olmalıyız.
 
Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.
Ben de teşekkür eder, Avrupa Sağlık Dergisi’ne yayın hayatında başarılar dilerim. 
AdminAdmin