Dünya genelinde kadına şiddet her zaman vardı. Bunu kimse inkâr edemez. Bizim memleketteki genel anlayışı ele almak istiyorum. Adan Zye sanattan ekonomiye, iş dünyasından spora, eğlenceden hukuka kısaca herkes kadına uygulanan şiddete karşı. Ya da böyleymiş gibi bir imaj veriyor. Oysa bu işin reklamını en çok yapanların en fazla şiddet uyguladıkları görülüyor.
Günümüzde sadece erkeklerin kadınlara şiddet uyguladıklarını söylemek yanlış olacaktır. Kadın belki erkeğe dayak atmıyor ama uygulanan duygusal şiddet hemen her ailede var olabiliyor. Benim anlamadığım Dünya Kadına Şiddete Hayır Günü de olsa durup dururken nereden çıktı bu reklam diyorum. Reklam sözcüğünü bilerek seçtim, zira yapılanlar düpedüz kadına uygulanan şiddetin reklamından başka bir şey değil. Konuya biraz açıklık getireyim:
ŞİDDET RUTÜNLEŞİYOR
Gece gündüz haberlerde herhangi bir kadına uygulanan şiddetle yatıp kalkıyoruz. Bu konuda haberler öyle veriliyor ki insanın nutku kesiliyor. Son yıllarda artan kadın cinayetleri de bize gösteriyor ki bu tarz çözüm değil. Böylesi yüzeysel sloganlar, kampanyalar yerine daha kalıcı ve köklü politikalara yönelmek en doğrusu olacaktır. Bu türden kampanyalar, tekrarlanan rutin benzer haberler kadına uygulanan şiddetin kabullenilip kanıksanmasına, sıradan bir olaymış gibi algılanmasına neden oluyor. Toplumun duyarlılığı kaybolup gidiyor, bu ve benzer haberlerle yetişen çocuklar artık benzer olayları garipsemiyor, aksine normal zannedebiliyorlar. O yaşlarda böylesi imajlarla büyüyen küçükler büyüdükçe bunun malum ve tek yol olduğunu zannediyor.
TOPLUMU ETKİLİYOR
Bu anlamda zamanla bu şiddetin bir tek kadına değil toplumun hemen her kesimine, günlük hayatın her yerine yayıldığına şahit oluyor. Bir süre sonra da bunun durdurucusu değil devam ettiricilerinden biri olup çıkıyor.
HERKESE DÜŞEN GÖREV
Bu anlamda okul çağlarında başlamak bir seçenek. Habercilik anlayışı, özellikle kültür ve sanatla ilgilenen insanların meydana getirdikleri eserler, devletin resmi kurum ve kuruluşlarının aydınlatıcı politikaları, gazetelerin sorumlulukları, medya organlarının duyarlılıkları kısaca toplum olarak topyekûn bu uygulamalara karşı çalışmalar yürütmek gerekir.
Ayrıca benim uzun bir süredir gözlemlediğim ve yadırgadığım bir başka mevzu konunun bazı aralıklarla olur olmaz zamanda sürekli gündemde tutulması ama buna rağmen çözüme dair hiç bir adımın atılmaya yanaşılmaması. Madem bu toplumsal bir sorun, nesillerden nesillere aktarılıyor, toplumun dokularına zarar veriyor, önlemlen alınmalıdır. Mevcut her eğitim kurumu şiddet karşıtı politikaları programlarına koymalı ve bunu hızla hayata geçirmelidirler.
Toplumun her kesiminden insanları duyarlı hale getirmek, kanaat önderleriyle bu türden konuları ele almak, en önemlisi de uygulamayla birlikte zihinlerde bu davranışı yadırgayıp ayıplatmak, kınamak en doğru tercih olacaktır.
Din adamları, spor adamları, eğitmenlerine, politikacılarına özetle toplumun önde gelen kişilerine büyük görevler düşmekte. Gelin hep birlikte aynnı zamanda dünyanın da sorunu olar kadına şiddet olayına bir nokta koyalım . Ne dersiniz ?