Tüm dünya ve toplumumuz olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz ve aradan geçen zaman içerisinde bu sürecin sonu hala belirsiz diyebiliriz. Biz sağlık çalışanları da bu günlerde mesuliyetli olup, sorumluluk üstlenip, toplumu bilgilendirmeye çalışıyoruz. 10 Eylül 2020 itibariyle Korona virüs salgını bu zamana kadar dünya çapında 28.050.208 insanı enfekte etti ve korona kaynaklı ölüm sayısı 908.434 e çıktı. Almanyadaki durum diğer ülkelerle mukayese edildiğinde gerek halkın bilinçli olmasından dolayı gerekse hükümetin sürecin başlarında çok başarılı bir kriz yönetimi planlaması vaka ve ölüm sayılarını uzun bir süre belli bir seviyede tutmuştur.
SAYILAR YÜKSELİYOR
Fakat yaz döneminde bazı kısıtlamaların kaldırılması, insanların sürecinde başında olduğu gibi kısıtlamalara uymaması ve özellikle yaz döneminde diğer ülkelere yapılan seyahatlar vakaları tekrar arttırmıştır. Temmuz ortasında 300 lü sayılara kadar düşen günlük vakası sayısı bu günlerde tekrar 1500 üstüne çıkmış ve toplam vaka sayısı 256.349 olurken COVID-19 nedenli ölen insanların sayısı ise 9.410 a yükselmiştir.
FARKLI TEPKİLER
Tüm insanlığın içerisinde olduğu bu sıradışı duruma ile mücadele ederken her insanın yaşadığı bu dönemde farklı tepkiler verdiğini gözlemlemekteyiz. Bazı insanlar salgını inkar edip, umursa maz bir tavır takınırken, diğerleri çok büyük kaygı, korku ve panik içinde davranmaktalar. Toplumdaki bazı insanlar da aktif bir tavır takınıp, içerisinde bulundukları duruma karşı kontrol kazanmak istiyorlar.
COVID-19 salgınının her yerde insanları hızlı bir şekilde enfekte etmeye başlamasının ve hükümetlerin bu salgınla mücadele ederken aldıkları tedbirlerde farklılıklar olmasının nedenlerinden biri de dünyamızın artık globalleşmesidir. Salgının başlangıcından günümüze toplumda farklı tepkiler ve neticeler ortaya çıkmıştır. Bu kriz ortamında bizlerin ayrıca psikolojik bir salgın ile de baş başa kaldığımızı belirtebiliriz.
ŞİDDETTE % 30 ARTIŞ
Bunun en önemli göstergesi bazı insanlardaki kaygı seviyesinin patolojik seviyelere kadar çıktığının bildirilmesidir. Bu stresli ortama karşıgerekli sakinleştirici önlem ler alınmadığı takdirde, insanlar ruh ve bedensel sağlıklarında sorunlar yaşamak durumunda kalmaktalar. Bunların neticesinde de psikosomatik reaksiyonların çoğaldığını, insanlar arasındaki kişisel ilişkilerin zorlaştığını ve şimdiye kadar açıklanan raporlarla aile içi şiddetin de % 30 arttığını görüyoruz.
ÇOCUKLARIN DURUMU
COVID-19 virüsü ortaya çıktığı ilk zamandan bu yana tüm toplumumuzu olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ederken, çocuklarımızın da bu süreçte derinden etkilendiklerini unutmamalıyız. Genelde Almanyadaki toplumumuzda bir çocuklu aileler yaygındır ve okulların kapanmasıyla çocuklar arkadaşlarından uzak kalmıştır. Bu süreçte kreşe ya da okula da gidemedikleri için kendilerini yalnızlık içerisinde bulmuş olabilirler.
Aileler okulların tekrar açılmasıyla birlikte ellerinden geldiği kadar onlara hijyen, temizlik kurallarını anlatırken, verdikleri psikolojik desteğe de devam etmeliler.
Eğitim seviyesi düşük ve maddi sorunlarla mücadele eden ailelerde uzlaşmacı bir yol izlemek yerine problemlerin gereksiz büyütülmesi daha fazla ortaya çıkmaktadır.
İçerisinde bulunduğumuz bir süreç bazı insanları bazen öfkelendirmekte ve daha sonra pişman olacakları şeyler yapmalarına neden olmaktadır. Sürecin başladığı ilk zamanlarda gerginlik, korku ve öfke hisseden insanların sayısı da artmıştır. Bu dönemde yeni normali yaşamaya başlamamız ve buna alışmamız gerekmektedir.
DOĞRU BİLGİYE ULAŞIM
Sosyal medyada çok fazla zaman harcamak ve sürekli olumsuz haberleri dinlemek insanlarımızı negatif yönde etkileyip, onları yanlış bilgilerle provoke edip, kaygı seviyelerinin artmasına neden olmaktadır. Halkımız şunu unutmamalıdır ki bir çok doğru ve yanlış bilginin karışık verildiği bir ortamda uzman olmayan bir kişinin karar verme olanağı yoktur. İnsanların virüs hakkında sürekli konuşup bunu haber yapma nedenlerinden biri de bu salgını kontrol edemedikleri için sürekli bilgilerini tartmak istemeleridir.
Bu salgında küresel anlamda çok zaafiyetler oldu ve maalesef çok geç önlemler alındı. Bu yüzden bizlere düşen tutarlılık, şeffaf bilgiye dayalı haberlere itibar etmektir.
Ruhsal problemleri olan insanlar için Almanyadaki sağlık sistemi ve sigorta güvencesi tüm psikiyatrik ve psikoterapik tedavileri karşıladığı gibi salgın sürecinde çeşitli problemlerle yüzleşen insanların uzmanlara başvurması teşvik edilmektedir. Hatta bu vatandaşlarımızın evden video konferans yoluyla terapistleriyle görüşme imkanları da vardır. Evde ve ruhsal bir bunalım içerisinde kalmış kişiler bu şekilde de bir uzmana ulaşabilirler.
Her gün COVID-19 virüsüne karşı bilgilerimiz güncellenmekte ve artmaktadır. Sürecin ortasında açıklanan bir araştırmaya göre bu virüsün resmi rakamlara yansıyandan çok daha fazla insana bulaştığı ve onların bu hastalığı belirtisiz geçirdikleri belirtilmektedir. Bu bilgi ışığında halkımızın artık kendilerinde bir belirti olmadan da test yaptırabilme haklarının da olduğunu tekrar etmemizde fayda olacaktır.
KURALLARA UYALIM
Hepimizin bundan sonra uymaya devam etmesi gereken en önemli tedbirler arasında toplu taşıma ve alışveriş merkezlerinde maske kullanmaya özen göstermek ve aynı zamanda sosyal mesafe kurallarına dikkat etmektir.
Unutmamamız gereken bir diğer hususta sağlıklı aile ilişkileri kurmanın önemli olduğudur çünkü aile arasında güven ve sevgiye dayalı bir ilişki yoksa bu durum aile içi şiddeti arttırır. Bununla birlikte ailede bireyler arasında sorun çözme sanatının da öğrenilmesi gerekmektedir.
ARKADAŞLARLA İRTİBAT
Arkadaşlarımı ve dostlarımız ile irtibatta olmamız da bu süreç içinde çok değerlidir.
Onlarla eldeki imkanlar ve zamanınız el verdiğince iletişimde kalmaya özen gösteriniz. Zoom, Skype ya da WhatsApp gibi iletişim araçlarını kullanarak insanın sevdiklerinden uzak kalmamasıson derece önemlidir. Son olarak ruhsal ve bedensel sağlık için iyi beslenme, spor yapma ve hoşnut olduğumuz bir hobi ile ilgilenme de çok faydalı ve yararlıdır.