Aralık 1986da İstanbulda doğdum. İlk ve orta okulu İstanbulda okudum. Sıradan, hatta tembel bir öğrenciydim ! Edebiyat ve matematiğe hiç merakım yoktu. Oldum olası matematiğe aklım hiç ermez zaten. Merakım her zaman biyolojiydi. Severek okuduğum için de en iyi notu bu dersten alırdım. Ortaokulun sonunda ailemin doğru yönlendirmesiyle daha iyi eğitim alabileceğimi düşündüğüm İngiltereye gittim ve liseyi İskoçyada Gordonstounda okudum. Burası, Kraliçe Elizabethin eşi Prens Philipin ve oğlu Prens Charlesın da mezun olduğu bir okul. İngilterenin kasvetli iklimi ve ciddi maddi yük beni Türkiyeye yakın, iklimi İstanbula benzeyen ve hayatın, eğitimin daha ucuz, makul olduğu ülkelerdeki üniversite seçeneklerine bakmaya itti. Macaristanın başkenti Budapeştede okumaya karar verdim. 1769da kurulmuş olan ve İngilizce tıp eğitimi veren devlet üniversitesi Semmelweisa girdim.
Tıp eğitimini Avrupada aldınız. Avrupada tıp okumak zor değil mi ?
Kolay diyemem. Ama tıp tahsili dünyanın her ülkesinde zor. Gayet meşakkatli. Hem zihinsel hem fiziksel hem de duygusal olarak insanın bütün kabiliyetlerini zorlar. Tıp okuduğunuz lisanı bence ana diliniz kadar iyi bilmek mecburiyetindesiniz. Bu konuda şanslı sayılırım. Lise tahsilimi İngilterede yaptığım için Budapeştede İngilizce tıp okurken hiç zorluk çekmedim.
Üniversite hayatında umutsuzluğa kapıldınız mı?
Çoook! Bir ara her gün diyordum. Her büyük final sınavı öncesi, geçemediğim sınav sonrası, her aklımın ermediği ders sonrası, bazen beni derinden üzen ve etkileyen hastaları gördükten sonra... Türkiyeye dönüyorum dediğim zamanlarda yanımda başta çok sevdiğim halam, annem ve babam vardı. Şimdi ben de elimden geldiğince Semmelweis Üniversitesinde okuyan Türklere yol göstermeye gayret ediyorum.
KAZA İLE HEKİM OLDUM
Babanız Rıfat Ababay Türk basınının önemli isimlerinden. Büyükbabanız ise hekim. Meslek seçiminde neden babanızın mesleğini değil de hekimliği tercih ettiniz?
Tamamen merak meselesi. Benim yazı yazmaya, gazetecilik yapmaya hiç merakım olmadı. Büyük ihtimalle kabiliyetim de yok. Büyükbabamı ufak yaşta kaybettiğim için tıbba yönelmemde etkisi olmadı. Aslında doktor olmayı 12 yaşındayken geçirdiğim bir kaza sonrası İstanbulda beni tedavi eden Ortopedist Dr. Cezmi Ensonla tanıştıktan sonra istedim. Konuya hakimiyeti ve hastaya verdiği güven beni çok etkiledi. Belki günün birinde ben de onun gibi güven veren bir hekim olurum diye aklımdan geçirmiştim.
Gençlere hekimliği veya sağılık mesleğini tavsiye eder misiniz?
Hem de canı gönülden tavsiye ederim. Nedendir bilmem bazı doktorlar ben daha yolun başındayken beni bu işten caydırmaya çalıştılar. İmkansızdır, hayatın mahvolur, yıllarca profesörlerin azarını işitirsin gibi gerçek dışı hikayeler anlattılar. Sizce hangi meslek bir insana sağlığını geri kazandırmak kadar tatmin edici olabilir? Böyle bir mutluluk başka hangi meslek dalında mevcut?
Kazanılan para zaten Almanyada kanunlarla düzenlenmiş. Herkesin maaşı belli. Trilyoner olmak istiyenler için belki doğru meslek değil ama son derece onurlu bir meslek...
Siz hiç duydunuz mu bir uçakta veya tren istasyonunda Aranızda postacı veya kasap var mı? diye anons yapıldığını. Ama Aranızda doktor var mı? diye anons yapılır. İşte geleceğin doktorları bu anonsa koşmaya hazır olanlardır.
MUNTAZAM HASTANELER
Avrupada hekim olmanın ne gibi zorlukları ve güzellikleri vardır ?
Şu ana kadar karşılaştığım en büyük zorluk Almanyada yabancı bir doktor olarak Alman hastalarımın memnuniyetini kazanmaktı. İlk başlarda lisan konusunda zayıf olduğum için kafamdaki açıklamaları yüzde yüz hastalara aktaramadım. Her zorluk gibi bunu da zamanla aştım. Şimdilerde bazı hastalarımdan teşekkür mektupları bile alıyorum. Güzelliklere gelince, tıp bilimine yön vermiş Almanya gibi köklü tıp tarihi olan bir ülkede uzmanlık yapmak bir ayrıcalık. Konusuna son derece hakim ve her gün yeni bir şey öğrendiğim prof.larım ve oberarztlarım var. Düzeniyle meşhur bu ülkenin tahmin edeceğiniz gibi hastaneleri de son derece muntazam işliyor. Böyle bir ortamda çalışmak ayrıcalık. Hekimlik bir gönül işidir.
Günün birinde Türkiyeye dönüp mesleğinizi orda sürdürmeyi düşünür müsünüz ?
Benim de günün birinde memleketime dönüp orada çalışmak, anadilimde hasta bakmak hayalim. Aileme biraz daha yakın olmak istiyorum. Fakat bunun yakın gelecekte olacağını sanmıyorum. Şimdilik büyük zevkle Almanyada sağlık sorunları olan insanlara gücüm yettiğince yardım etmeye devam ediyorum.
Sağlığınızı korumak için nelere özen gösteriyorsunuz?.
Günde 12 saat çalıştığım, bazı hafta sonları gecelerde nöbet tuttuğum için spor salonuna gitmeye vaktim olmuyor. İçki ve sigaradan uzak durarak, beslenmeme dikkat ederek sağlığımı korumaya çalışıyorum.
Sıfırdan Almanca öğrendim
2013te yüksek dereceyle hekim diplomamı aldım. Uzmanlığımı yine Avrupada yapmak istiyordum. Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı değerli hocam Dr. Yaşar Bilgin ile tanıştım. Giessen Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Dr. Yaşar Bilgin hocamın yanında Göçmen Sağlığı Merkezinde pratisyen hekim olarak çalışmaya başladım. Bir yandan tıpta deneyim kazanırken bir yandan da sıfırdan başlayarak Almanca öğrendim. Gerekli dil ve tıp sınavlarını dereceyle geçtim. Diplomama Alman Sağlık Bakanlığı denklik (approbation) verdi ve Almanyada resmen doktorluk yapma izni aldım. Dr. Yaşar Bilginin yönlendirmesiyle halen çalışmakta olduğum Giessen Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıklar Kliniğine başvurdum ve birçok aday arasından seçilerek asistan olarak görevime başladım. Halen bu klinikte iç hastalıkları ihtisasımı yapıyorum.