Türk mutfağının tatları ve lezzetleri dillere destandır bunu bilmeyen yok. Buna yönelik, kilo sorunu daha görünür bir tehlike olduğu için yaşayış tarzımızın getirdiği diğer sorunları göz ardı ediyoruz. Mesela ağız ve diş sağlığı.
SOFRA KÜLTÜRÜMÜZ BATIDAN FARKLI
Türklerin Avrupa usulü saate göre sofra kurma adabı yoktur. Biz, kapımızı çalanı aç göndermeyiz, sofra kurarız. İyi günde kötü günde toplanır, sofra kurarız. Komşumuza çaya gider yanında çerezlerden vazgeçmeyiz. Biz, gezerken çekirdek çıtlar, en güzel sohbetlerimizi yine bir çayın etrafında atıştırarak yaparız. Nerede olursak olalım özümüzü kaybetmemiş bir milletiz.
MİSVAKIN FAYDALARI
Tabi hal böyle olunca ağzımızda sürekli bir şeyler oluyor ve bu durum bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Büyüklerimiz atalarımızdan kalma bir adetle misvak kullanır. Bu ne güzel bir alışkanlıktır ki ağız ve diş sağlığını koruyor. Bir çok araştırmacı misvağın dişlerde ve diş eti sağlığına olan faydalarını kanıtlamıştır. Lifli olması sebebiyle en ilkel diş fırçasıdır misvak. Çubuğun ucunda yaklaşık 1 santimetre kadar bir kısmı kabuğundan arındırmak, içinde bulunan lifleri ortaya çıkarır, liflerin yumuşaması için bir müddet suda bekletilir ve kullanıma hazır hale getirilir. İçinde bulunan elementlerin sayesinde diş ve diş eti sağlığı için antiviral antibakteriyel ve çürük önleyici etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Böylesine güzel bir alışkanlık kaybedilmemelidir. Fakat teknolojinin de çağımızın getirdiği yenilikler bizi bu alışkanlıklardan uzaklaştırmıştır.
Artık misvak yerine diş fırçası ve diş macunu kullanıyoruz fakat bunu ne gerektiği kadar sürekli bir halde ne de gerektiği şekilde yapabiliyoruz. Aslında sofradan kalktığımız gibi dişlerimizi fırçalayıp sonrasında üzerine başka bir şey yememek gerekir. Fakat dedik ya, Türkler paylaşmayı seven bir millet ve en önemlisi de sofrasını paylaşan bir millet.
AĞZIMIZDAKİ ASİTE DİKKAT
Yani biz ara öğünleri bu kadar sık tutarken, komşuya çaya gidince veya sokakta gezerken atıştırdığımızda, ağzımızdaki asit oranı sürekli en üst seviyede kalıyor ve çürüklere yol açıyor. Sigara gibi alışkanlıklar da eklenince diş eti hastalıkları, iltihaplar ve diş taşı gibi sorunlar peşimizi bırakmıyor.
Zamanımızın getirdiği bir başka sorun da yumuşak gıdalar. Dışarıda yenilen hızlı tüketime yönelik ürünler ya da eve alınan çocuklara yönelik daha yumuşak gıdalar bize hiçbir iyilikte bulunmuyor. Bu gıdalar ağız kaslarının zayıf kalmasına ve çene yapısının yeterince gelişmemesine yol açarken dişlere yapışarak ara yüzlerde çürüklere sebep oluyor.
Peki ama bu sorunları nasıl engelleyebiliriz ?
Öncelikle günde en az iki defa dişlerimizi fırçalama alışkanlığı edinerek. Bu uygulama yemeklerden sonra olmalı. En önemlisi ve atlamamamız gereken uygulama akşam yatmadan önce yapılan fırçalama. Gece boyu ağzımızın kapalı kalması dolayısıyla, ağızda asit oranı çok önemli bir şekilde artar. Bunu engellemenin tek çaresi yatmadan önce dişlerimizi fırçalamaktır. Gün içerisinde bir diğer fırçalama seansı da ekleyebilirsek lehimize olur. Genellikle öğle molaları kısa olduğu için bu seansı sabah kahvaltı sonrası yapmak en kolayı olabilir.
Ağız bakımı, yaşımıza, ağzımızdaki diş sayısına ve diş eti durumumuza göre farklılık göstermektedir. Mesela çocuklar 6 yaşına kadar tükürme eylemini düzgün yapamadıkları için diş macununu yutuyorlar. Bu yüzden daha az fluorür içeren diş macunu kullanmalıdırlar.
Bir başka örnek, diş eti hastalıkları olan kişilerde dişlerin arasında diş eti çekilmesinin yol açtığı boşluklar meydana gelmektedir. Bu boşluklarda birikintiler oluşur diş eti hastalığını daha da tetikler ve diş çürüklerine yol açar. Bunu engellemek için arayüz fırçaları kullanmalıyız. Bu özel fırçalar dişlerin arasındaki boşlukların boyutuna göre seçilmeli ve fırçalama sonrasında kullanılmalıdır.
Diş ve ağız sağlığı yerinde olan kişiler fırçalama sonrası diş ipi kullanarak bu sağlığın devamını sağlayabilirler. Bütün bu kişiye özel uygulamalar diş hekimi ile görüşülmeli ve herhangi bir sorun olmasını beklemeden her sene en az bir kere diş kontrolünden geçmeliyiz.
Kültürel alışkanlıklarımız bizi sağlığımızdan etmemeli, bazı unsurlara dikkat ederek gayet sağlıklı bir gülüşe sahip olabiliriz.
Zamanımızın getirdiği bir başka sorun da yumuşak gıdalar. Dışarıda yenilen hızlı tüketime yönelik ürünler ya da eve alınan çocuklara yönelik daha yumuşak gıdalar bize hiçbir iyilikte bulunmuyor. Bu gıdalar ağız kaslarının zayıf kalmasına ve çene yapısının yeterince gelişmemesine yol açarken dişlere yapışarak ara yüzlerde çürüklere sebep oluyor.
DİŞ FIRÇALAMANIN ÖNEMİ
Peki ama bu sorunları nasıl engelleyebiliriz ?
Öncelikle günde en az iki defa dişlerimizi fırçalama alışkanlığı edinerek. Bu uygulama yemeklerden sonra olmalı. En önemlisi ve atlamamamız gereken uygulama akşam yatmadan önce yapılan fırçalama. Gece boyu ağzımızın kapalı kalması dolayısıyla, ağızda asit oranı çok önemli bir şekilde artar. Bunu engellemenin tek çaresi yatmadan önce dişlerimizi fırçalamaktır. Gün içerisinde bir diğer fırçalama seansı da ekleyebilirsek lehimize olur. Genellikle öğle molaları kısa olduğu için bu seansı sabah kahvaltı sonrası yapmak en kolayı olabilir.
ÇOCUKLARIN DURUMU
Ağız bakımı, yaşımıza, ağzımızdaki diş sayısına ve diş eti durumumuza göre farklılık göstermektedir. Mesela çocuklar 6 yaşına kadar tükürme eylemini düzgün yapamadıkları için diş macununu yutuyorlar. Bu yüzden daha az fluorür içeren diş macunu kullanmalıdırlar.
Bir başka örnek, diş eti hastalıkları olan kişilerde dişlerin arasında diş eti çekilmesinin yol açtığı boşluklar meydana gelmektedir. Bu boşluklarda birikintiler oluşur diş eti hastalığını daha da tetikler ve diş çürüklerine yol açar. Bunu engellemek için arayüz fırçaları kullanmalıyız. Bu özel fırçalar dişlerin arasındaki boşlukların boyutuna göre seçilmeli ve fırçalama sonrasında kullanılmalıdır.
DİŞ İPİNİN KULLANIMI
Diş ve ağız sağlığı yerinde olan kişiler fırçalama sonrası diş ipi kullanarak bu sağlığın devamını sağlayabilirler. Bütün bu kişiye özel uygulamalar diş hekimi ile görüşülmeli ve herhangi bir sorun olmasını beklemeden her sene en az bir kere diş kontrolünden geçmeliyiz.
Kültürel alışkanlıklarımız bizi sağlığımızdan etmemeli, bazı unsurlara dikkat ederek gayet sağlıklı bir gülüşe sahip olabiliriz.
Yazımı sonlandırırken, başta Avrupadaki vatandaşlarımız olmak üzere herkesin yeni yılını kutlar sağlık ve esenlik dolu bir 2018 yılı dilerim.